Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, hava kirliliğinin en yüksek seviyede
olduğu ülkelerden biri Polonya.
2016 Dünya Sağlık Örgütü
raporu, Avrupa'nın en kirli havaya sahip 50 bölgesinden 33'ünün Polonya'nın
güneyinde yer aldığını ortaya koydu.
Silesia Üniversitesinden araştırmacılar, enerji kaynağı olarak kömürün
yoğun kullanıldığı Katowice şehrinde ölçüm ekipmanlarıyla sıcak hava balonunda
hava kalitesini test ediyor.
Katowice Belediye Başkanı Marcin Krupa, bölgede yaşayanların evlerini
sıcak tutmak ile sağlıklarını korumak arasındaki ilişkinin farkında olmalarını
istedi.
"Çoğunluğun madenlerde çalıştığı bir bölge ve yıllardır süregelen
bir madencilik geleneği var. Bu durumu bir başka enerji kaynağını geçme
zorunluluğu ile kırmak biraz zor. Ama eğitim ile bunun başarıya ulaştığını
görüyoruz. Bir torun büyükannesine ya da büyükbabasını 'Neden başka bir şey değil
de kömür yakıyoruz?' diye soruyor. Bacalardan çıkan dumanlar bizim için
tehlikeli ve insanlar bu konuda giderek daha da bilinçleniyor."
Ülkenin enerjisinin yüzde
80'i kömürden sağlanıyor! Polonya hükümeti ise bu ay başında kömür kullanımını
yasaklamayı amaçlayan düzenlemeyi onayladı. Ancak değişikliğin 2020'de
yürürlüğe girmesi öngörülüyor.
Yorumumuza gelecek olursak; bir ülkenin ister gelişmiş ister gelişmemiş olsun enerjisini sadece tek bir kaynağa bağımlı olarak bırakmaması gerekiyor. Evet kömür rezerviniz diğer ülkelere nazaran daha fazla olabilir fakat bu durum sizin sadece elinizde bulunan enerji kaynağını tekil olarak kullanmanız için bir neden değil. Kömürün doğaya verdiği zararı artık hepimiz biliyoruz. Buna rağmen hala fosil yakıtlarda direnen ülkeler olduğunu da biliyoruz. Bu hepimizin sorunu, sadece kendi ülkelerine verilen bir zarar olmadığı gibi dünyanın doğal yapısını bozan en önemli etkenlerden biri olma özelliğini taşıyor. Aşağı da yapmış olduğum alıntı durumun ne kadar da vahim olduğunun bir göstergesi aslında. Sınırları ne denli zorlayıp ve bu sınırların üstüne de çıktığımızın bilimsel kanıtı aşağıda yer alıyor. Okumanız dileğiyle...
"Birleşmiş Milletler Kyoto Protokolü çerçevesinde 1990 yıllarının sonlarından
itibaren global iklim değişikliği mücadelesi içeriğinde prensipte küresel sera
gazları emisyonlarının düşürülmesi, kontrol ve denetim altına alınması
dünyadaki çoğu ülke tarafından benimsenmiştir. Bu bağlamda Kyoto Protokolü
ile özellikle dünya sera gazı salınımları içerisinde yüzdesi yüksek olan küresel
karbondioksit emisyonlarının frenlenmesi ve kısıtlanması hedeflenmiştir. Daha
sonra 2000 li yılların ortalarından itibaren yürürlüğe giren Kyoto Protokolü ise
bir yıl önce 2012 yılında resmen sona ermiştir. Kyoto Protokolü sonrası
anlaşma zemini sağlanması açısından düzenlenen etkinlikler, 2007 Birleşmiş
Milletler Endonezya İklim Değişikliği Konferansı Bali Eylem Planı, 2009
Kopenhag İklim Değişiklikleri Zirvesi ve 2010 Meksika Cancύn İklim Değişikliği
Konferansı toplantıları ile arzulanan sonuçlar sağlanamamıştır. 2011 Güney
Afrika Durban İklim Değişikliği Zirvesi ve söz konusu protokolün son
bulmasından önceki 2012 Katar Doha İklim Değişikliği Konferansı müzakereleri
de başarısızlıkla neticelenmiştir. Bu arada yürürlüğe giren Kyoto Protokolü’ne
rağmen yaklaşık son 50 yıl içinde ortalama atmosferik global karbondioksit
konsantrasyonları takribi %30 artarak 2013 yılında rekor düzeyde 400 ppm
(milyon başına parçacık sayısı, parts per million – ppm) değerine kadar
yükselmiştir. Küresel boyutta yaşanan hem global ekonomik krizler ve finansal
iflaslar hem de dünya sıcaklık artışları bağlamında 2000 ‘li yılların başlarından
beri gözlenen az da olsa bir kararlılık ülkelerin Kyoto Protokolü’ nün yerine
geçecek Birleşmiş Milletler himayesindeki uluslararası iklim değişikliği
anlaşması ortamını güçleştiren önemli faktörler arasında kabul edilmektedir.
Son olarak Birleşmiş Milletler 2013 Polonya Varşova İklim Değişiklikleri
Konferansı toplantıları sonucu da global karbondioksit emisyonlarının
limitlenmesi konusunda gelecek için umut vadeden pozitif bir atmosfer
oluşturamamıştır. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
(United Nations Framework Convention on Climate Change - UNFCCC) 1992
Brezilya Rio de Janeiro iklim değişiklikleri anlaşması ile yürürlüğe girmiştir.
UNFCCC yürürlüğe girdiğinden beri söz konusu zirveler kapsamında ilgili
taraflarca yıllık olarak COP toplantıları (Conference of the Parties) da
yapılmaktadır. Polonya 2013 Varşova COP toplantısı müzakereleri de günümüz
koşullarında adil ve hakkaniyete dayalı sürdürülememiştir. "
This is dummy text. It is not meant to be read. Accordingly, it is difficult to figure out when to end it. But then, this is dummy text. It is not meant to be read. Period.